İş hukuku ve buna bağlı olarak İş Kanunu, işveren ile arasındaki iş sözleşmesine dayanarak çalışan işçilerin çalışma şartlarını düzenler.
Bununla birlikte, işçilerin çalışma ortamına ilişkin haklarını ve sorumluluklarını da kanuni güvence altına alır. Bu kanun, faaliyet konusunu önem arz etmeksizin tüm işyerlerinde işveren, işçi ve işveren vekillerine uygulanır.
İş hukuku, kendi bünyesinde bireysel iş hukukunu ve toplu iş hukukunu barındırmaktadır. Bireysel iş hukuku, iş hukukunun temelini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, bireysel iş hukuku; işçi-işveren arasındaki iş ilişkisini ve bu ilişkiye devlet müdahalesini düzenlemektedir. Toplu iş hukuku ise daha çok sendika hukuku olarak halk arasında bilinmektedir. Toplu iş sözleşmelerinin yapılması ve bu kapsamda barışçıl ve mücadeleci yollarla sorunların çözümlenmesini amaçlayan iş hukuku dalıdır.
Çalışanlar, kural olarak bağımlı ve bağımsız çalışanlar olmak üzere iki farklı kategoriye ayrılır. Bağımlı çalışanlar memur ve işçi sınıflarını kapsamakta iken, bağımsız çalışanlar serbest meslek sahipleri, esnaf ve zanaatkârları bünyesinde barındırmaktadır. Buna rağmen, iş hukuku yalnızca işçi-işveren arasındaki iş ilişkisini düzenlemektedir.
İş Kanunu’nun dördüncü maddesinde belirtilen işlerde bu kanun hükümleri uygulanmaz. Bu işler;
-
Deniz ve hava taşıma işlerinde,
-
Elli (50) ve daha az işçi çalıştıran tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerleri veya işletmelerde,
-
Bir ailenin üyeleri ve 3. dereceye kadar (3. derece dâhil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde,
-
507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkârlar Kanunu’nun 2. maddesinin tanımına uygun olarak üç kişinin çalıştığı işyerlerinde,
-
Aile ekonomisi hududu içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işlerinde,
-
Çıraklar hakkında,
-
Sporcular hakkında,
-
Rehabilite edilenler hakkında uygulanmaz.


